12 Haziran 2012 Salı

Tüpçü


Üniversite öğrencisi olmak zor zenaat. Hele bir de sırf okumak, adam olmak için, yaşadığın şehri değiştirmişsen, erkeksen ve bekar öğrenci evi tutmuşsan… Daha da zor.
İşin özgürlük, sefa, alkol, bira, king, sabahlama, muhabbet, eğlence gibi super ötesi kısımlarını bir yana koyarsak evi geçindirmeye başlamak zor iş azizim. İlk bekar evi alışverişimi hiç unutmam, kira parası, kapora, komisyoncu ücreti derken, evi tutmanın heyecanıyla elde kalan parayla mutfağa malzeme alalım diye hızla alışverişe çıkmıştık da, iş ödeme kısmına gelince aldıklarımızın yarısını paramız yetmediği için bırakmak zorunda kalmıştık. Ha bu arada Tepe Home’dan alışveriş yaptığımız sanılmasın, plastikçiler çarşısında bile paramız yetmemişti, o derece yani.
Hadi mutfağı bıraktım, bir evin ne kadar çok faturası varmış arkadaş. Ortalama 3 günde bir fatura mı gelir yahu. Elektrik, su, telefon, doğalgaz, internet, digiturk, bina aidatı, site aidatı derken, farkettik ki biz evi kullanmıyoruz da, ev bizi kullanıyor. Her 3-4 günde bir, eve girmeden bizden resmen haraç kesiyor bu mekan.
Neyse ki ilk vakitlerde doğalgaz faturası yoktu, tüplerle idare ediyorduk. Üstelik evde 2 kişi olunca ve eve ilk taşındığın vakit yaz olunca, tüpün bitmesi de uzun zaman alıyor haliyle. Son bittiğinde ise çok enteresan olmuştu.
Ev arkadaşı yok, ben de 11818’den bir numara aradığımı hatırlıyorum. Açıyorum cebi, evet doğru hatırlamışım. “GAZ” diye kayıtlı bi numara var. Kaydetmişim bile. Ulan ne uyanık adamım ben. Hemen arıyorum. Çalıyor:- Aloo.
- İyi günler ben özlem sokağa bi…
- Dur dur, bi saniye, bizim arabanın cebini vereyim, o da oralardadır hızlı olsun.
Cep numarasını aldım, aradım:
- Ustacım kolay gelsin, numaranı ofisteki arkadaştan aldım, yakınlardaymışsın, özlem sokağa bir tüp isticem senden
- Hangi özlem sokak orası, neresi yav.
- Abiciim, hani şu park var ya sokağın başında, orası işte.
- Park mı? Sen küçük tüp mü istiyon, büyük mü?
Evet canım, ben Domalan’ım, büyük düşünüyorum.
- Büyük, büyük. Hızlı olsun.
Aradan 15 dk geçti bizim tüpten ses seda yok. Tekrar aradım.
- Abi nerde kaldı bizim tüp?
- Abiciim bulamadım ben orayı, sen açık adresini versene bi bakiim.
- Atatürk Cadddesi, Özlem sokak, Akgül Apartmanı No: 15 daire:2
- Tamam, biliyorum Atatürk caddesini, dedi.
Aradan bi 10 dk geçti bizim tüpten hala ses seda yok. Tam arıcaktım ki o davrandı.
- Kardeşim ben Özlem sokaktayım. Burda 15 numara yok.
- Nasıl abiciim ya, kapının girişindeyim yarım saattir seni bekliyorum. Ne var etrafında Migros’u gördün mü?
- Ne Migrosu yahu, burda BİM var.
- Abiciim ne BİMi ya, BİM 5 sokak ötede
- Senin ev Cumhuriyet İlkokuluna yakın mı birader, ben burdan okulu görüyorum çünkü.
- Tamam işte sen okula doğru git, bizim sokağın önünden geçeceksin, belediyeye gelmeden yakalarım seni, beni sokakta görürsün.

Aradan bi 5 dk geçti ama ortalada kamyondan eser yok.
- Abi ben geldim, yola bakıyorum ama, sen nerdesin abi?
- E Belediyenin önüne çektim dev gibi kamyonu, durdum seni bekliyorum
- Olur mu abi ben tam önündeyim. Bak arkada koskocaman yazıyor. Keçiören Belediyesi.
- Ne Keçiöreni, ne belediyesi birader? Sen nerdesin yahu?
- E Ankaraaaa..
- İstanbuldayım oğlum ben. İstanbuldan Ankaraya tüp mü istiyon sen?
 
İşte o an, baştan aşağıya kaynar sular dökülmesi, bu GAZ denen telefon numarasının nerden alındığının hatırlanmaya çalışılması, cep telefonun ilk çıktığı vakitlerde aile evinin oralarda yolda giderken babamın yeni açılan tüpçünün telefonunu unutmayayım diye benim cebe kaydetmesi, bekar evinde ilk tüpü diğer arkadaşın değiştirtmiş olduğunun akla gelmesi, 11818den bulduğum numaranın doğalgaz şirketi olması…Hepsi saniyenin 10da biri kadar bir sürede hem de…Neyse ki, adam anlayışlı çıktı da telefonda karşılıklı güldük.
Tüpün yenilenmesinden 1 ay sonra sokağa doğalgaz geldi, dertler bitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder