10 Mayıs 2012 Perşembe

Ofislerde Klima Savaşları

İşbilir bir emlakçının "merkezi yerde, güvenlikli, aydınlık, ferah ve gün boyu güneş içinde" diye pazarladığı bir ofisin pencere kenarı çalışanı olarak yaza doğru başlayan soğutma savaşlarından bıkmış vaziyetteyim. Kapanmaz pencerelerle dolu ultra teknolojik hapishanemizin dış kaplaması olan camlar artık güneş yüzü görmeye başlamış durumda ve klima savaşları başlamak üzere…
Havaların yavaş yavaş ısımaya başladığı bu dönemlerde Üşüyenoğulları ve Üşümeyenoğulları şeklindeki iki rakip familya daimi rekabet içindedir. Genelde Üşüyenoğulları bireyleri kızlardan, Üşümeyenoğulları ise erkeklerden oluşur. Çünkü şu modern çağda, plaza erkeği yazın ortasında pantolonun üzerine  uzun kollu bir gömlek, üzerine kravat ve onun da üzerine ceket giymek durumunda iken, plaza kızı bacakları tamamıyla sarmayan bir etek ve ince kısa kollu bir bluz veya penye ile pekala işe gelebilmektedirler. Şıpıdık terlikten hallice olan ayakkabılarını saymıyorum bile.
Yine böyle bir gün, artık ruhum sıcak havadan genleşip vücudumu terkedip havalanmak üzereyken, can havliyle klimayı açıp 18 dereceye getirdim… Aradan 5 dakika geçti geçmedi, yakınlardan donuk bir ses:
-       Yiğit Bey, klimayı kapar mısınız, donduk burda yani.
Beyin zaten pelte kıvamına gelmiş. Sesin geldiği tarafa doğru kafayı çevirdim ama gözler hala görme yeteneğini geri kazanmadığından hafif bulanık görüyorum. Ses tonundan "Muhalefet Ahu" olduğunu tahmin edip cevap vermeye çalıştım.
-       Ahu Hanım, yanıyoruz burda. Sizin mini eteğinize karşı bizim ceketimiz. Haliyle 1-0 yenik başlıyoruz mesaiye. Siz de azıcık giyinseniz diyorum. (Hasktir ne dedim ulan ben)
-       Giyinseniz mi? O da ne demek şimdi Yiğit Bey. Çıplak mı dolaşıyoruz biz burda.
-       Yok efendim, onu demek istemedim (Buyur bakalım çevir kazı yanmasın) Ama şartlar eşit diil yani.
-       Isterseniz şartları eşitliyeyim ben, o gömleği bi yırtarım şartları görürsünüz siz. (Ohaa, hatunu delirttik iyi mi. Üste çıkmazsan bu muharebeden yenik ayrılacaksın Yiğit Efendi. Koskoca bir yaz var önünde, ona gore şimdi birşeyler yaptın yaptın. Yapamadın, pelte olduğunun resmidir)
-       Eeee. Yeter be. Canıma minnet, gelin yırtın valla.
-       E dur geliyorum ben o zaman, deyip tam da hışımla ayağa kalkmıştı ki, yan departmandan gelen ve yaşı Danimarka’da bile emeklilik yaşına gelmiş olan bir menopoz teyze duruma el koydu da rahatladım şimdilik.
-       Nooluyo bakiim burda? Uff ne kadar da sıcak burası. Açın kuzum klimayı biraz.
Örgütlenecem ben. Başka çaresi yok. İşyerlerinde erkeklere bermuda şort ve parmak arası terlik özgürlüğü için Taksim'e yürüyecem.