13 Temmuz 2012 Cuma

Yoldayım, 5dk'ya ordayım... Nah ordasın.

-          Hanım, sefer tasını hazırladın mı?
-          Hazırladım Bey.
-          Neler koydun bakiim?
-          Fazla bir şey değil. Seni işe götürecek kadar.
-          Hmm. Nelermiş onlar?
-          İşte 3 dilim kepekli ekmek, 1 rafadan yumurta, 2 domates kestim, biraz salatalık, 8-10 tane kadar siyah, bi o kadar da yeşil zeytin. İki tane minik kaba reçel ve bal koydum. Kaşar peynirin var. Yağsız beyaz peynirin de ayrı bir kapta. Yarım litrelik termos bardağına da demli çayını koydum. Dün komşularla yaptığım Gün’ümden kalan keklerden 3-4 dilim ekledim. Bir avuç kadar ceviz içi var…. Haa bir şişe de su koydum, hapların için.
-          Eh yeter bunlar. İşe kadar idare edicez artık!.. Hanım sen benle dalga mı geçiyon? Afrikaya yardım götüren Kızılay ekibi miyim ben? Onları taşırken kolum ağrır, kas yaparım yahu.
-          Olur mu öyle şey Bey. Senin şekerin var, tansiyonun var, romatizman var…. Haa hastalıkları saymışken prostatın da var biliyosun, o yüzden bir kap da boş şişe koydum. Yolda kaza olmasın diye.
-          Bak ona gerek yok.
-          Nedenmiş o?
-          Belediyemiz bu trafiğe çok güzel bir önlem almış: Gişelere seyyar tuvalet koymuş. Bi koşu giderim.
-          Halt etmiş onlar. 20 kilometrelik trafikte, insanların çişi sadece gişelerde mi gelirmiş. Sen al gene de şu boş şişeyi. Dursun arabada bi köşede.
-          Iyi iyi öyle olsun
-          Bu arada bir havlu da koydum, bir de temiz giysiler.
-          Onlar nedenmiş?
-          E geçen sefer köprü üstünde maç yaptıktan sonra kan ter içinde kalmıştın ya. Bu sefer havluyla kurulanırsın.

-          Güzel maç olmuştu ama. Her gün aynı adamlarla trafikte kalmaktan arkadaş edindik fena mı. Belediyemizin böyle de güzel bir hizmeti oldu bize işte. Üstelik, bu akşam turnuva yapacaz. Geçenki maçı izleyip beğenen 10-15 kişilik başka bir grup bu akşam için maç teklif etti. Akşama köprüde 4 takımlı turnuva var. Havluyu koyman iyi olmuş. Ben bir de spor aykkabılarımı ekliyeyim.
-          Asfaltta maç mı olurmuş Bey.
-          Olur olur, bal gibi olur. Hem halı saha parasından da yırtmış olduk. Boş beleş maç yapıyoz işte. Hem de pek havadar oluyo. Romatizmalarıma, hatta tansiyonuma bile iyi geliyo yav, temiz deniz ve boğaz havası işte ne güzel.
-          İyi iyi, öyle olsun. Ama sen gene de dikkat et kendine.
-          Dikkat ederim merak etme. Benim asıl canımı sıkan, o düğüncüler.
-          Nasıl yani.
-          2 gün önce köprüde halay çekenlerin bu akşam düğün tertipleyeceğini öğrendim dün. İnşallah olmaz, yoksa yer sıkıntısı çekeriz.
-          Düğün mü yapacaklarmış?
-          Evet yaa. Yapacaklarmış. Buldular tabii mis gibi manzaralı ve geniş ücretsiz mekanı, affetmiyorlar. Millet Çırağan’da evlenirken bunlar bizzat boğazın tam göbeğinde düğün yapacaklar. İki kıtanın ortasında. Geçen günkü halay kesmemiş onları. “şöyle güzel bir kasap havası yaparız” filan diye konuşurken duydum.
-          Aman Bey sen karışma onlara. Anlaşın, onlar bi kenarda halay çeksin, siz de diğer kenarda turnuvanızı yaparsınız. Koskoca köprü, ikinize de yeter nasıl olsa.
-          İnşallah Hanım, inşallah. Hadi ben çıkıyorum. Zaten sabah ezanı da okundu, geç kalıcam. Artık işe 10 gibi gidersem iyi.
-          Hadi Bey, selametle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder