10 Aralık 2012 Pazartesi

Mağaza

Çoğumuzun başına gelmiştir. Bir mağazaya girersiniz, raflarda dolanırsınız. Boş boş, elbiselere gömleklere pantolonlara eteklere bluzlara bakarsınız… Artık giyim kuşamınızdan mıdır, yoksa genel tipinizden mi bilmem, birisi sizi mağaza görevlisi zanneder yardım ister.

O gün de başımıza bu geldi.

Bayan tekstil ürünleri satan bir mağazadayız. Necati, henüz birkaç aydır birlikte olduğu kız arkadaşı ve ben. Üçümüz birlikte caddede neşeli bir muhabbet içerisinde yürürken, Necati’nin kız arkadaşı mağaza camındaki kocaman “%50ye varan indirim” yazısını görünce bir an için kendinden geçti ve bizi hızla içeriye sürükledi. Mağazaya girince kendini iyice kaybeden kızcağız bir tomar giysiyi kucakladığı gibi, sanki arkasından kovalıyorlarmış gibi kabine koştu. Necati ise her zamanki gibi kabinin önünde turluyordu. Birkaç dakika geçmemişti ki, kabinin içinden kızın sesini duyduk. Daha doğrusu Necati’ye seslendi. “Bunun bir büyüğü var mıydı? Bir de mavisi vardı orada onu da getirir misin?"


Necati, ilişkide daha canım cicim aylarında olmalarından dolayı, hızlıca kabinin kapısının üst kısmına atılmış olan giysileri topladığı gibi ilgili reyonları aramaya ve gerekli beden ve renkleri araştırmaya başlamıştı ki, hemen yan tarafındaki bir kadından Necati için artık olağan hale gelmiş o ses duyuldu:


“Pardon…Bakar mısınız?… Bunun bi boy büyüğünü arıyorum ama…Yardımcı olur musunuz?”

Artık tipinden midir, havasından mıdır, suyundan mıdır, yoksa giymeyi her zaman sevdiği beyaz gömleğinden midir bilmem, bu olay sadece benim görebildiğim kadarıyla, en az 3-4 kez Necati’inin başına gelmiş durumdaydı. Sanırım artık o da kanıksamış olmalı ki, eskiden güler yüzle personel olmadığını söylerken, artık ya kibarca ‘tabi’ deyip uzaklaşıyor ve yakında gördüğü görevliye işaret edip yardım isteyen o kişiye yönlendiriyor ya da direkt kendisi yardımcı oluyordu. Bu sefer de öyle oldu.


50 yaşlarındaki bir kadın, rafları dolaşırken, elinde bayan tişörtleri ve bluzları olduğu halde rafları karıştıran Necati’yi gözüne kestirmişti. Elinde zaten oldukça bol olan bir bluzla birlikte Necati’nin dibine kadar sokuldu, usulca Necati’ye doğru eğildi. Necati de bu kadar yakın teması beklemiyordu. Kadın fısıldıyor ama çok hızlı konuşuyordu:


“Bu mağaza çalışanlarının SSKsı filan vardır di mi? Ay çocuğum bizim kız burdan birini beğenmiş… ben de geldim, bi bakayım dedim… bak kızımın haberi yok…. ona göre yani…. kimseye söyleme tamam mı çocuum…. burda Mehmet diye birisi varmış, tanıyo musun çocuum…. kimdir kimlerdendir… ne kadar maaş alır… efendi biri midir….hırlı mıdır hırsız mıdır…. benim kızımla ciddi mi yoksa gönül mü eğlendiriyor. He çocuum? Tanıyo musun evladım. Kimdir bu Mehmet, ne kadar zamandır burda çalışıyor? Temiz biri midir? Hem sizin maaşınız ne kadar bakiim çocuum?..”


Necati’nin ağzından şaşkınlıkla “Bilmem ki acaba, mağazalarda asgari ücret veriyolar diye biliyorum ben..” diye bir cümle çıkıverdi. Kadın hayal kırıklığına uğramış gibiydi.

“Nee asgari ücret miiii? Ay o kadar az mı alıyorsunuz siiiz?…” Necati araya girmeye çalışıyor ama kadının hızlı konuşmaları yüzünden bir türlü meramını anlatamıyordu. Zira kadın dur durak bilmiyor adeta nefes almadan konuşuyordu “Çocuum asgari ücretle nasıl ev geçindirilir?... Ay bizim kız da saf çıktı ayol…Yaa bak işte… Gördün mü sen.. Bak bak… Kızını böyle serbest bırakırsan ya davulcuya varırmış ya da zurnacıya işte… Bak bizimkisi de asgari ücretliye sevdalandı…. Kandırdılar bizim kızı yavrum…Bak çocuuum üzerine alınma yavrıım..ama ben o kıza söyledim…bak dedim…olmaz böyle dedim… Hem de asgari ücretmiş haaa…eyvahlar olsun… ben yıllarca çektim, üç beş çatal bıçak bir kaç tencere bir de küçük piknik tüpü vardı evlendiğimde…yıllarca kayınvalidemle yaşadım...çok çile çektim evladım…aynısını kızım da çekmesin istedim… hep dua ettim…kızım bari bu yollardan geçmesin…eli yüzü maaşı düzgün biriyle evlensin istedim…çok mu şey istedim evladım.. ama bak evladım..oldu mu bu şimdi yavrum…hem de asgari ücret haa.. naapıcaz bilmem ki..nasıl vazgeçirsek bilmem ki…”


Necati ne diyeceğini bilemiyordu, 1 dakika içerisinde kadın kendisinin tüm yaşamını anlatıvermişti. “Hamfendi ben sandığınız kiş…” diyordu ki, mağazanın giriş kapısında “Annee??” diye bir çığlık koptu. Kadının kızı olduğunu öğrendiğimiz genç kız, bir elinde kadın bluzları olan beyaz gömlekli Necati’yi ve ona iyice sokulmuş halde konuşan annesini görünce bir anda ağlamaya başladı. “Anne naaptın sen yaa? Rezil ettin beni yaa..” diyerek annesinin yanına kadar geldi.


Herkes nooluyo diye bize doğru bakıyordu, Necati ellerinde mavi tişört ve lila rengi bluz ile anne ve kızının arasında kala kalmıştı. Anne kız tartışmaya başladılar.

“Asgari ücret diyor işte bak… gördün mü?” diye Necatiyi gösterdi, “Nasıl geçineceksiniz kızım asgari ücretle?..ha nasıl?…”


Kız şaşkınlıkla Necatiye baktı, “Sen ne karışıyorsun” diye çıkıştı. “Hem kimsin sen? Yeni mi başladın bakiim burda? Mehmet’e şikayet edicem seni. Attırcam seni burdan?” diye bağırmaya başladı.


Bu arada Necati’nin kız arkadaşı beklediği şeyler gelmeyince ve gürültüyü de duyunca, kabinlerden çıkıp gelmişti. Şaşkınlıkla olan biteni izliyordu. “Bunlar ne diyor Necati? Kim bunlar?” diye sordu.


Necati adeta ağlamaklı yüzüyle “Hayatım bu kadın beni, mağaza personeli sandı” diyebildi. Tam o sırada Teyze yüzünü Necati’ye döndü “Neee? Sen personel diil misin? Tüüüh utanmaaaaz. Bir de sırlarımı anlattım sana bak. Utanmadan hepsini dinlediiiin…İnsan bi konuşur di mi? Bi söyler di mi? ben personel dilim der di mi..”


Teyze yine makineli tüfek gibi konuşmaya başlamıştı ki, meşhur Mehmet olay yerine geldi:


“Bi müsaade eder misiniz?” diye yüksek sesle olaya müdahale etti. Tam o sırada genç kızı gördü, yelkenleri suya indirdi. “Hayatım sen de mi burdasın? Hoşgeldin. Hayırdır?” diyebildi sessizce.


Meğer Mehmet mağazanın satış müdürüymüş. Maaşı da oldukça iyiymiş. Teyzeyi zor ikna ettiler. Mehmet, teyzeyi ve kızını hemen arka tarafa götürdü, çay söyledi. Teyze ve kızı arasındaki krizi de soğuttu.



Ama olan yine Necati’ye olmuştu. O günden sonra asla beyaz gömlek giymedi. Ne hastanede ne de başka bir yerde…

6 yorum:

  1. Tebrıkler cok begendım harıka gıdıyorsun

    YanıtlaSil
  2. çok güzel tebrikler :)

    YanıtlaSil
  3. Tebrikler cok guzel :)

    YanıtlaSil
  4. Terr coke legend heir gıdıyorsun

    YanıtlaSil
  5. uuu bendede şöyle bir olay geldi. adım deniz. teyzenin teki geldi. Sen deniz misin dedi. bende kim bu yaa diyerek; "Evet buyrun" dedim. "Aman aman pek boylu posluymuşsun sen. Kızım seni anlata anlata bitiremiyor. Nekadar da kibar mışsın sen...." diyerekten makinalı tüfek moduna geçti. Ben noluyoruz diye kendimi sorgularken kızı geldi. Kızına dönüp: "Aferin kızım efendi bir çocuk bulmuşsun...." diye söyleyince kız bir bana baktı. Bende bie hönk ifadesini görünce; "Sen kimsin" diye kızgınca patladı. Bende: "ben ben deniiiiz" diyebildim.

    Sonra gerçek deniz gelir. Oda 165 boylarında bir genç. Anne ile tanışır. Ben daha hala sorgularken hayatı. İnceden inceye uzaklaşmaya başladım. Çünkü annenin suratı kendisiyle aynı boyda olan çocuğu hiç tutmamıştır..

    Bende kendime hep beni mi buluyor diye soruyordum...

    YanıtlaSil