20 Eylül 2012 Perşembe

Ulvi Yabancı Diller

Sanırım insanımızda eğer bir şeyin üzerinde yabancı dilde bir şey yazıyorsa, ya kutsaldır, ya çok ilmi birşeydir ya da hayatın gizemini çözmüş ulvi bir yazıdır gibi bir inanış var. Yoksa etrafımızda bu kadar çok yabancı dilde yazılarla dolu giysiler, yabancı dillerde yazılmış yazılar neden görelim ki.
Her zaman söylerim, eğer taşıdığın giysinin ya da ne bileyim evinde başköşeye astığın bir yazının tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyorsan başına tuhaf şeyler gelmesini göze alacaksın. Günlük hayatta bu durumlar sıkça karşımıza çıkmaktadır. Misal yandaki arkadaş, karşı cinse gizlice nasıl ağır cinsel mesajlar verdiğinin herhalde farkında değildir. Yoksa hangi insanevladı bir kızla çıkarken üzerinde böyle bir tişört giyebilme cesaretini gösterebilir ki...

Öte yandan bu tür kıyafetlerle dini mekanlara girdiğinde ise durum çok daha vahimleşmektedir. Tanrı evinde içkiyi ve cinsel birleşmenin bir hayat biçimi olduğunu cümle aleme ilan eden bu kişi eğer hala sağlıklı bir hayata devam edebiliyorsa, ya insanoğlundaki engin hoşgörü sebebiyledir ya da o sırada camide bu lisanı bilen birinin olmayışından olabilir...
 *
Berlin Duvarının yıkıldığı vakitlerde birşekilde yolum o şehre düştü. Eş dost akraba ziyaretlerinden vakit bulup da bir akşam üzeri cadde kenarında bir kafede otururken Türkçe konuştuğumu gören yaşlı bir Alman bayan yanıma yaklaştı. Son derece kibar bir şekilde, Türk olup olmadığımı sordu. Türk olduğumu söyleyince de yüzünde bir sevinç dalgası oluştu. Ellerini nihayet uzun süredir beklediği bir şeye kavuşmuşçasına neşe ile birleştirdi ve hemen beni evine davet etti. Şaşırmıştım. Bu misavirperver davranışı reddetmek kabalık olurdu, kabul ettim ve evlerine gittim. Yaşlı kocası kapıyı açtı. Her ikisi de beni gördüklerine oldukça memnun olmuş görünüyorlardı. Laf lafı açtı ve davetin sebebi anlaşıldı: Efendim bu yaşlı çift, Berlin Duvarı yıkılırken her Alman vatandaşı gibi duvardan hatıra parça koparmışlar. Evlerinde saklıyorlarmış. Eski Almanya’nın bir simgesi haline gelmiş bu duvarın yıkılması gibi bir tarihi olaya tanıklık ettikleri ve hatta duvardan bir hatıra alabildikleri için çok mutlularmış. Hatta torunlarına miras olarak bırakmak için vasiyetlerine bile bu parçayı ekletmişler. Koparırken uzun ve zahmetle elde ettikleri ve kendileri için çok değerli bu duvar parçasının üzerinde  ne enteresandır ki yabancı bir dilde bir yazı varmış. Arada sırada boş vakitlerinde gelip severek okudukları bu yazınn ne anlama geldiğini bir türlü çözememişler. En sonunda bir şekilde yazının Türkçe olduğunu anlamışlar fakat ne mahallelerinde ne de çevrelerinde hiçbir Türk yokmuş. Bi türlü birine gidip burda ne yazıyor diye soramamışlar. E o zamanlarda internet çok gelişmiş olmadığından araştıramamışlar da. Yolda tesadüfen beni görünce çok sevinmişler. Aylardır evlerinde sakladıkları bu tarihi duvar parçasının üzerinde ne yazdıklarını nihayet öğrenebileceklermiş.
“Hay hay” dedim, “bi bakalım tabi”
Adeta bir müzeye çevirdikleri ve oldukça güzel tablolarla dolu bir salona, özel ve birkaç kilitle açılabilen çelik bir kapıyı açarak girebildik. Tabloları görünce ağzım açık kalmıştı. Zira çok güzellerdi. Sordum, tabloların hepsi orijinalmiş. Sanki minik bir müzenin resim ve heykel bölümündeydim. Salonun öbür ucunda bir ışık hüzmesine doğru ilerledik. Deyim yerindeyse evin baş köşesinde, adeta bir Mona Lisa tablosu edasında, özel bir kaidenin üzerinde o meşhur parça sergileniyordu. Işıklandırması bile  özel yapılmıştı. Belli ki bu parça onlar için çok büyük bir değere ve hatıraya sahipti.
Yaşlı çift biraz geriye çekilerek beni bu kaya parçası ile başbaşa bırakma nezaketini gösterdi. Üzerimde bu görevi layıkıyla yapabilmek ve hatasız çevirebilmek adına stres birikmişti. Umarım tam çevirisini yapabilirdim. Parçanın üzerine nazikçe eğildim ve istemsizce sesli bir şekilde Türkçe olarak okudum:
“1969a 1 tertip Merzifonlu deli fişek Ziya taaaa memleketinden kalkıp izne buraya gelmiş ama bir alaman garısı bile s..emeden buralardan gitmiştir.”

8 yorum:

  1. yeme bizi ziyaaaa

    YanıtlaSil
  2. belki dogru belki yanlış hiç farketmez anlatım tarzını çok begendim tebrikler

    YanıtlaSil
  3. ayyyy süperrr yaaa sonuna koptumm...

    YanıtlaSil
  4. Abi kurmaca da olsa süpermiş. Hatta zupa imiş:-) ama gene de merak ettim, hakkaten doğru mu?

    YanıtlaSil
  5. süper hikaye,çok güldüm...Şu tişört meselesine bir örnek de benden... Pazarda muhtemelen üstündeki yazıların uygunsuzluğu yüzünden ihraç edilemeyen tişörtleri kapış kapış alan teyzecikleri "almayın onları, üstünde ayıp şeyler yazıyor" diye uyarmıştım..Yüzlerindeki şaşkınlık görülmeye değerdi:))

    YanıtlaSil
  6. Anlatım güzel kurmaca olsa bile :)

    YanıtlaSil
  7. gerçekten güzel anlattın, olanı biteni..

    YanıtlaSil
  8. Anamur'da plajda mısır satan kızın tişörtünde "I'm best ,Fuck is rest" yazıyordu.

    YanıtlaSil