Hayatım boyunca hiçbir zaman ‘küçük’ bir şirkette
çalışmadım.
Aslında bir şirkette hiç çalışmadım desem yeridir.
Burdan hemen
baba parası yediğim anlamı çıkmasın.
Çalıştığım yerler günümüzün moda deyimiyle
finans kurumlarıydı ve hiç de küçük kurumlar değildi.
Dolayısıyla büyük kurumda
çalışmanın getirdiği ‘kurumca dili’ni iyi öğrendiğini sanıyorum.
Daha doğrusu
sanıyordum.
Taa ki yeni başladığım, başka bir büyük finans kurumunda işe
başlayana kadar...
Pazartesi sabahı, pazarlama müdür yardımcısı olarak
başladığım bir yerde, bilgisayarın kurulması ve adıma tanımlanmasından sonra Outlook’u
açmamla birlikte aldığım ilk e-postayla birlikte daha öğrenmem gereken çook
lisan olduğunu farkettim. Zira gelen e-posta aynen şöyleydi:
iyi çalışmalar dilerim.
saygılarımla/brgds”
Anladım ki, şu ana kadar çalıştığım yerler hiç de kurumsal
değilmiş.
Bundan böyle ben de kurumsallıkta çağ atlayıp set edilen yeni
marketing kotalarını daha da push edeceğim.
Tüm haftanın back up’ını alıp her
hafta yapılacak meetinglere strong bir presence ile girip, çok daha confident bir
şekilde çıkıyor olacağım ve kurumsal assetlerimizi maximize etmek adına
kendimin best effortunu göstereceğim.
Assign edildiğim tüm görevleri deadline
süresine kadar verimli workshoplarla güzel bir teamwork eşliğinde çözüme
kavuşturacağım ve karşılıklı feedbackler sonucunda alınan tüm decisionların
şirket karlılığını maximize etmesine çalışıyor olacağım.
Achın önümü...
Summer is coming, pardon ben ‘come’ıyorum.
Hahaha, hayır!
YanıtlaSil